6 Kasım 2017 Pazartesi

Görünmez Kentler - Italo Calvino | Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Le città invisibili
Seri: Yok
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 204
Baskı Yılı: 2002
Goodreads Puanı: 4.19  (40,371 Oy)

Yorum


Kitabın yorumunu henüz sıcakken yazmak isterdim ama bir haftalık bir rötar söz konusu ne yazık ki.
Calvino ile bu kitapla tanıştım. Yazarın anlatım tarzı çok farklı, masalsı bir üslupla sizin karşınıza çıkıyor, başta farklı gelse de sayfalar ilerledikçe alışıyorsunuz. Marco Polo'nun yaptığı seyahatleri Kubilay Han'a anlatırken bizde onlara kulak veriyor ve 55 'olmayan' kente yolculuk yapıyoruz. Calvino her kentte farklı bir şey işlemiş, hepsinin bir alt mesajı var, açıkçası tüm alt mesajları doğru anlayabildiğimden emin değilim ama bazılarını çok sevdim.

"Anlatıya yön veren ses değil,kulaktır."

Kitabın farklı bir havası var, okurken masalsı anlatımı beni biraz sıksa da büyüleyici bir tarafı da vardı kitabın, insanın zihninde farklı bir yankı uyandırdığı muhakkak. Görünmez Kentler'i çok sevmesem bile beni etkilediği ve farklı hisler yaşattığı bir gerçek. Kitabın çok sevdiğim bir pasajı ile de yorumumu bitirmek istiyorum, sanırım kitabı en iyi tanımlayacak cümleler burada saklı;

Ve Marco Polo konuştu: "Senin satranç tahtanda iki ağaç kullanılmış efendimiz: abanoz ve akağaç. Aydın bakışının ısrarla üzerinde durduğu bu parça bir ağaç gövdesinin kurak bir yılda büyüyen halkasından kesilmiş: lifler nasıl dağılıyor görüyor musun? İşte şurada belli belirsiz bir düğüm fark ediliyor: erken bir ilkbahar günü bir tomurcuk fışkırmaya çalışmış besbelli, ama gecenin çiyi geri çekilmeye zorlamış onu."
Yüce Han o ana dek yabancının Tatar dilinde kendisini bu kadar akıcı, bu kadar rahat ifade edebildiğini fark etmemişti, ama onu asıl şaşırtan bu değildi.
"İşte daha iri bir delik: belki de bir kurtçuğun yuvasıydı bu; tahtakurdunun olamaz, çünkü doğduğu andan başlayarak durmadan oyardı ağacı o, yapraklarını kemirerek ağacın kesime ayrılmasına neden olan bir tırtılın yuvası olmalı... Daha çıkıntılı komşu kareye tam bitişsin diye bu kenarı hafifçe yontmuş marangoz keskisiyle..."
Boş ve düzgün bir tahta parçasında okunabilecek şeylerin kalabalığında boğuluyordu Kubilay; Polo konuşmayı, abanoz ormanlarına, nehirleri bir uçtan bir uca geçen kütük yüklü sallara, rıhtımlara, penceredeki kadınlara vardırmıştı bile...

Puanım


2 yorum:

  1. O bende de oldu yorumundan dolayı herhalde kitabın adı gibi Esma'nın yorumu da merak uyandırıyor :)

    YanıtlaSil
  2. Kitabı çok sevmedim ama okumak hoşuma gitti, garip bir durum bende anlayamadım tam. :D O yüzden yorumum da net olamadı. :D

    YanıtlaSil