15 Haziran 2016 Çarşamba

Siyah Kan - Jean Christophe Grangé | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: La Ligne Noire 
Seri: Yok
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 431
Baskı Yılı: 2011
Goodreads Puanı: 4.12  (2,100 oy)


 Arka Kapak Yazısı
Güneydoğu Asya'da, Yengeç Dönencesi ile Ekvator çizgisi arasında bir yerlerde bir yol vardır. Siyah kanla çizilmiş bir yol. Korkunun ve ölümümün hâkim olduğu bir yol. 
  
PARİS. İlk temas. KUALA LUMPUR. Hayat yolu. Uçuşan ve Çoğalan. Sonsuzluğun İşaretleri. KAMBOÇYA. Bal ve Fresk. TAYLAND. Arınma Odası. Dünyadan soyutlanmış bir mekanda neler olduğunu anlayacaksınız! BANGKOK. Gerçeğin Rengi aynı zamanda Yalanın da Rengi'dir! Ve PARİS. Herşey sona ermedi, yeni başlıyor.

ÇABUK SAKLAN, BABA GELİYOR!


Yorum   
            Merhaba arkadaşlar. Buraya yazmayalı hayli uzun zaman oldu. Gerçekten daha fazla ayrı kalamayacaktım. Öğrencilik hayatı ve sınavlar, finaller derken uzun süre kitap okumaya neredeyse hiç vakit bulamadığım için yorumlarda gecikti, bunun için okurlardan özür diliyorum. Benim için değeri çok farklı olan bir kitapla bu vermiş olduğum arayı sonlandırıyorum. Jean-Christophe Grangé'in bu eseri benim için neden farklı derseniz herkes Grangé için "Kızıl Nehirler"i överken ben ilk olarak Grangé'in bu eserini okumuştum yıllar önce ve onunla bu eserinde tanışmış oldum. O zamanlar polisiye ve gerilime olan ayrı merakım ve kitabın sürükleyici yanları kitabı çok sevmemi ve yazarını benimseyip diğer tüm kitaplarını da araştırıp okumamı sağlamıştı. Aslında Grangé'in okumadığım 2-3 eseri varken neden okuduğum bir eseri yıllar sonra tekrardan okuyup yorumladığımı soracak olursanız bu yaz yapmayı planladığım "Eski Kitaplara Dönüş Kampanyam" ismini verdiğim eskiden okuduğum ve gerçek anlamda etkilendiğim bazı romanları araya zaman girip hafızamda silikleştikten sonra tekrardan okumaya karar verdim. Okunmamış, keşfedilmemiş onlarca kitap varken bu tam bir delilik ve vakit kaybı gibi gözükse de bunu yaparken olayların çoğunu bilmeme rağmen sanki ilk defa okuyormuşum gibi içimde oluşan heyecanı keşfedince o kadar da saçma olmadığını düşünmeye başladım. Ve bu anlamda beni etkileyen sevdiğim gerilim romanlarından birisiyle açılışı yapmak istiyorum.

       İlk olarak konudan bahsetmem gerekir. Konusu Grangé'den ve türünün gerilim olmasından anlayacağınız gibi bir katil ve cinayetleri işleyen bir gerilim-polisiye romanı. Romanda diğer birtakım gerilim romanlarından farklı yönleri var elbette. Öncelikle katil başından itibaren belli bu nedenle polisiye yönü oldukça zayıf çünkü polislerin neredeyse hiç geçmediği gibi ve katil kim soruları, kanıt toplayıp katili bulma gibi durumlar da söz konusu değil. Gizemli olan ise katili cinayetler işlemeye iten sebepler ve dürtüler nedir ve neden onları kendine özgü yöntemlerle yapmaktadır gibi sorulara kitap boyunca maruz kalmamızdı. Tabikide birçok gerilim kitabı gibi bunda da katil sıradan bir şekilde değil kendine özgü biz "imza" ile bu cinayetleri işliyordu. Cinayeti cinayetten çok farklı bir ayinsel arınma olarak görüyor ve herşeyi de buna göre tasarlıyordu. Buna karşılık tek baş karakter o değil. Kitapta hayatında tanık olduğu birtakım kanlı olaylardan sonra cinayete ve vahşete takıntılı olan psikopat zihinleri merak eden, bunun peşine düşüp herşeyi anlamlandırma çabası içinde olan bir gazeteci de karşımıza o dönemin gerçek anlamda en "kanlı" ve "ünlü" katilini adım adım inceleme konusu yaparken çıkmakta. Birde bu noktada potaya hem katille hem bu gazeteciyle farklı şekillerde yolları kesişen, dramatik bir hayatı ve idealist bir kişiliği olan cesur bir güzel giriyor. Bu üçlü ve yan karakterlerle birlikte çeşitli koşuşturmacaların olduğu, sırların çözüldüğü, kanların döküldüğü sürükleyici bir "thriller" romanı kendini gösteriyor.

        Kitap askiyonu dozunda vermiş, zekice kurgularla güzel bir örgü oluşturmuş olsa da kusursuz olduğunu söyleyemem. Özellikle kitabın baş karakterlerinden birisinin katili araştırma takıntısında herşeyin basitçe ilerlemesi, bazı ayrıntılar benim için gerçekten absürd nitelikteydi. Kitabı okuduğunuzda neleri kastettiğimi anlayacağınızdan eminim. Bazı yerlerde de gerçeklikten kopmuştu bu benim için fantastik olanlar hariç diğer tüm kitaplarda eleştirdiğim ve hoş karşılamadığım bir eksiklik ne yazık ki. Kitapta tanımlanan hapishane ortamı da biraz fazla rahat ve verilen imkanlar son derece geniş geldi bana.Reverdi gibi azılı katillerin tutulması için fazla "açık" bir kapalı cezaevi diyebiliriz. Kitapta müslüman olan karaktelerlerinde birtakım aykırılıkları ve aşağılanmaları beni üzen başka bir ayrıntıydı. Ve katili katilliğe iten sebeplerin birçoğu sağlam sebeplere dayandırılsa da bazıları çok cılız bulduğum gerekçelerdi. Ve katilin şansının sürekli yaver gitmesi ve polislerden herzaman bir adım önde olması da gerçekliğe gölge düşüren hoşlanmadığım bir tarafıydı kitabın. Ama yine de neden bu kitabı sevdiğimi gerçekten anlamış oldum. Bende kitaptaki "Marc Dupeyrat" karakteri kadar olmasa da katillerin psikolojilerini anlamayı, onların cinayet işlerken ne düşündüklerini, neyin etkisi altında olduklarını, akıllarından neyin geçtiğini merak eden ve bunu öğrenmek için kendi çapında kitaplardan, internetten, dizilerden , ansiklopedilerden araştırma takıntısı olan birisi olduğum için karakterle kendimi bağdaştırmam belli noktalarda çocuk oyuncağıydı. Tabi bu beni bir yerde korkutmalı da. Sonuçta baş karakterin bu takıntısının iyi şeylere sebep olmayacağını az çok tahmin ediyorsunuzdur. İlk okuduğumdaki gibi kitabın etkisi bir süre üzerimdeydi. Her an her köşeden bir Reverdi çıkabilirmiş gibi hissettiğim anlar olmadı değil ve kitabın böyle etkileyici olması da ona bir artı puan kazandırıyor.

       Diline gelince oldukça akıcı ve sürükleyici bir dili var. Öyle ki psikolojik tahlil ve ruh halleri anlatılırken bile sıkılmadığınızı fark ediyorsunuz. Sadece arka kapakta da gördüğünüz onca şehir ve onların betimlemeleri biraz sıkabilir onun dışında saran bir kitap. Zaten bahsettiğim bu arka kapak yazısı ve ordaki mekanlar ve tanımalamalar size ilk okuduğunuzda çok anlamsız gelecektir. Ama orası kitabın kodlanmış kelimelerle özeti niteliğinde ve okuduğunuzda her birinin sırrını çözüyorsunuz. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere kitapta "kanlı" ögelerden bolca mevcut. Eminim ki kan ve gerilim sevenler, psikopatları okumaktan zevk duyanlar bu eseri seçtiklerinden hiç pişman olmayacaklar. Şimdilik bu kadar. Diğer harika kitaplarda görüşmek üzere. Bol kitaplı günler dilerim :)


Alıntılar
Onun saçlarının rengiyle, yüzünün yapısıyla, cildindeki pütürlerle alay edilebilirdi. Dikkati çeken tek şey, bütünün kusursuz uyumuydu. Hatlarının duruluğu, çizgilerinin belirginliği. Hangi enstrümanla çalınırsa çalınsın değerinden, heyecanından hiçbir şey yitirmeyen olağanüstü bir melodi gibi.
Her kadın bir tapınaktır. İçlerindeki o ateşle. Asla sönmeyen ateşle.
Ne kadar az gizlenirsen o kadar az görülürsün.
Onda hiç kimsenin delemeyeceği bir katılık, bir gizem vardı. Kabuğuna dokunulmaya cesaret edilemeyecek bir adamdı o. Yalnız, umutsuz, anlaşılmaz.
Marc'ın gözünde, seri katiller saf birer elmas gibiydi. İşlenmemiş birer değerli taş. Onlarda boş ve gereksiz hareketler, kör tutku ve son dakika paniği yoktu. Ama hiçbir ruh hali, öldürme eylemini açıklayamaz, hatta haklı gösteremezdi. Ancak sözkonusu olan öldürme itkisinden başka birşey değildi. Soğuk, aykırı, eşsiz.
Tek bir fotoğraf, resmi çekilen kişinin ruhunu yansıtabilir. Önemli olan fotoğrafla ruhu resmetmektir.
Sonsuzluğu seyretmenin tek yolu vardır: bir süreliğine orada kalmak.
Sana ulaşmak için izlemem gereken yol ne kadar tuhaf.
Evlilik bir tür kimyasal yangın. Bir tecrübe...bir pratik. Yıllar boyunca bir erkek ile bir kadının arasında her şey yanar, her şey tükenir. Bir gün küller arasında uyanırlar. Geriye sadece en sert, en katı malzemeler, yanmayan parçalar kalır. Öfke. Acı. Üzüntü. Ve korku. 


Puanım
 

6 yorum:

  1. en sevdiğim grange romanlarındandır bence... :)bloguma da beklerim..
    http://kitaplarimolmadanasla.blogspot.com.tr/2013/06/jean-christophe-grange-siyah-kan.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimde ilk gözağrımdır tabiki blogunuzu ve yorumlarınızı zevkle takip edeceğim. Teşekkürler :)

      Sil
  2. benimde okurken elimden bırakamadığım bir kitap olmuştu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle sürükleyici ve derine işleyen bir kitap. Grange bu işi iyi biliyor

      Sil
  3. Grange mükemmel bir yazar, özellikle Siyah Kan unutulmaz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Grange i tanımak ve sevmek isteyenelr için ilk bu kitabı tavsiye ederim bende

      Sil