10 Nisan 2016 Pazar

Kurtarıcı (Harry Hole #6) - Jo Nesbo | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Frelseren
Seri: Harry Hole #6
Önceki Kitap: Şeytan Yıldızı
Sonraki Kitap: Kardan Adam
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 528
Baskı Yılı: 2015
Goodreads Puanı: 4.05  (16,731oy)

Arka Kapak Yazısı

  Kurtuluş Ordusu'nun yaz kamplarından birinde 14 yaşında bir kız tecavüze uğrar. On iki yıl sonra, Oslo'da Kurtuluş Ordusu'nun düzenlediği bir sokak konserinde, ordu mensuplarından genç bir adam alnından vurularak öldürülür. Ortada ne cinayet silahı vardır, ne de olası bir cinayet sebebi…

  Konser fotoğraflarında kırmızı fular takmış bir adam dedektif Harry Hole'nin dikkatini çeker. Çeşitli açılardan çekilmiş fotoğrafları, yüzleri ayırt etmekte uzman Beate Lönn'e gösterdiklerinde, o bile adamın aynı kişi olduğundan emin olamaz. Yüzü olmayan bir adamdır Harry Hole'un kentin arka sokaklarında adım adım kovalayacağı. Katil ise henüz işini bitirmemiştir.

Yorum

  Kurtarıcı'yı daha yeni bitirdim ve sıcağı sıcağına yorum yazıyorum. Hislerim ve düşüncelerim henüz taze, olaylar zihnimde hala canlı.

  Kurtarıcı, Harry Hole serisinin altıncı kitabı, tabii okumaya karar verdiğimde bunu bilmiyordum ben ve serinin ilk kitabı Türkçe'ye çevrilmemiş olunca "Nasıl olsa ilk kitaptan başlayamıyorum boşver oku" diyerek okumaya başladım. Seri toplam on kitaptan oluşuyor ve beş kitabı Türkçe'ye çevrilmiş, dördü Doğan Kitap biri de Koridor Yayıncılık tarafından.

  Kızıl Gerdan (Harry Hole #3) - Koridor Yayıncılık
  Nemesis (Harry Hole #4) - Doğan Kitap
  Şeytan Yıldızı (Harry Hole #5) - Doğan Kitap
  Kardan Adam (Harry Hole#7) - Doğan Kitap

  Harry Hole yetenekli, işine fazla bağlı zeki bir dedektif, aslında polisiye kitaplarındaki karakterlerin bir çoğundan pek farklı bir yanı yok, öfkelenme eşiği düşük ve biraz fevri olması onu biraz daha farklı kılıyor. Harry Hole'nin karakterini tanımak için kitaptaki şu alıntı çok uygun bence.
"Yaşlanıyor musun Harry?"
"Yaşlanmak mı? Nasıl yani?"
"Yaşlandıkça yufka yürekli oluyorsun. Sağları ölülerden fazla önemsediğine ilk kez tanık oluyorum."
  Kitapta konu alınan cinayetin anlaşılması biraz uzun sürdü, yani uzun süre kitapta ne okuduğum pek anlamamıştım. İlk sayfalar cinayet sebebi bilinmiyordu ve olaylar biraz kendi etrafında dönüyordu, sonu belli olmayan, kendini tekrar eden bir kovalamaca okuyup durduk. 250'lere geldikten sonra kitap biraz daha akmaya başladı, anlayacağınız ilk yarı baya durgundu, en azından ben öyle hissettim.

  Kitabın konusu fena değildi ama konu çok sonra şekillendi, bu konuya olan olumlu bakışımı kötü etkiledi biraz tabii. Yazar ilk yarıyı o kadar uzun tutmasaydı kurguyu da daha çok sevebilirdim, evet kurgusu güzeldi ama benim biraz kalabalık bulduğum sayfalar arasında kayboluyordu. Son sayfalara doğru kitap iyice hareketlendi ve her şey açığa kavuştu, o son elli sayfa gerçekten çok güzeldi, yazar girişi uzun tutmasa daha bile çok sevebilirdim. Kitabın sonunda açığa çıka gerçekler beni şaşırmadı, yazar kitabın içinde bir çok ipucu zaten vermişti yine de gerçekler ve görünen arasındaki uçurumu okumak güzeldi.

  Kurtarıcı Jo Nesbo'dan okuduğum ilk kitaptı ve kitabı sevdim, yazarın üslubu biraz farklı, sevip sevmediğimi çok anlayamadım açıkçası. Aslında güzel ancak bazen kitaptaki bazı olayların anlaşılmasını zorlaştırıyordu. Kitap genel olarak güzeldi ve polisiye okumak isteyenler için güzel bir tercih olabilir. Norveç'te geçen bir polisiye okumak isterseniz size göre olabilir. İçinde güzel ayrıntılar olduğu kadar bazı mantıksızlıklar da olsa kitap hoşuma gitti ve yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Bugünlük bu kadar herkese iyi okumalar :)

Alıntılar


İmkansızı ifade etmenin yolu var mıdır?

Cinayet öyle uç noktada bir eylemdir ki, çoğu insanın zihni onu bastırır. Cinayet hayal meyal hatırladıkları bir kabus gibidir. Buna defalarca tanık oldum. Cinayetin yalnızca kafalarında kurguladıkları bir şey olmadığını ancak başkaları söyleyince anlarlar.

Martine gerçeği söylemeyi yeğlerdi. Gerçekler acı verici olsa bile. Yetiştirilme tarzından dolayı değil, bunun uzun vadede hayatı kolaylaştırdığını keşfettiği için.

Artık rüyaya dalmak istiyordu. Rüyaya dalıp her şeyi unutmak. Mümkünse eğer.

Sebep paradır. Hırs, para olunca bir şeylerin değişeceği sanrısı. İnsanların para sayesinde değişebileceklerini sanması.

Nefret güç verir, bilirsin.

İnsanın hayatta kalabilmesi için kendinde sevdiği bir yön bulması gerek. Kimileri yalnızlığın antisosyallik ve bencillik olduğunu söyler. Ama yalnız insan bağımsızdır ve dibe vursa bile başkalarını aşağı çekmez. Çoğu insan yalnızlıktan korkar. Oysa yalnızlık özgür, güçlü ve incinmez olmamı sağlamıştı.

Dr. Stockman'ın dediği gibi:"Dünyanın en güçlü insanı en yalnız insanıdır."

Şüphe inancın gölgesidir. Şüphe duyamıyorsan imanlı olamazsın. Aynı şey cesaret için de geçerlidir dedektif. Korkmaktan acizsen cesur olamazsın.

Hayatının geri kalanında ne yapacağını düşündü. Ve insanın doğru kararlar verip veremediğini halihazırda hayattayken öğrenip öğrenemeyeceğini merak etti.

Kadınların fiziksel açıdan kendilerinden çok daha güçlü erkeklerle aynı çatı altında kalma, aynı yatağı paylaşma cesaretini nasıl gösterebildiklerini asla anlayamamışımdır. Erkekler buna asla cesaret edemezdi.

Puanım



0 yorum:

Yorum Gönder